Bende ki bu hamurişi sevdası nerden diye merak ederseniz “taa çocukluğumdan” demek isterim.
Bu fıstıklar şurada tatlı tatlı mayalanırlarken size biraz o günlerden bahsedeyim. Aynı bahçe içinde büyüdüğüm, hem arkadaş, hem de kuzen olduklarım bu satırları okurken en az benim kadar duygulanacaklar eminim. Benim çocukluğum baba tarafına hasret olarak geçse de (halamlar yurtdışında oldukları için sadece yazları görüşebiliyorduk) anneannem ve dedemin avlusunda, teyzelerim ve çocuklarıyla birlikte, her daim kalabalık sofralarda geçti.
Bizde Cuma günleri hanımlar ev işiyle vakit geçirmezlerdi, yani ev, mutfak toparlanır ama o gün cam silinmez, süpürge açılmaz hatta Cuma Vakti geçene kadar çamaşır makinesi dahi çalıştırılmazdı. Sadece erkekler değil, hanımlarda Cuma saatinde, katiyetle alışverişe çıkmazlardı. Cuma sâlâsı okunur okunmaz herkes, anneannemin evinde toplanır, ezana kadar Kur’an okunur, ezandan sonra hanımlar hep birlikte namazlarını kılarlardı. Ve uzuuun uzuuun dua vaktiydi tam o an. Genelde anneannemin tamamladığı Hatîm’in duası ve 41 Yasin duaları o anda edâ edilirdi.
Sonra ne mi olur? Cuma günü adeta bayram sofrası kurulurdu orda. Herkes en iyi yaptığı, en sevilen lezzeti o gün yapardı. Büyük teyzem irmik helvasını ogün kavururdu meselâ. Annem her zamanki gibi kısır yapar, annemin bi küçüğü su böreği, en küçük teyzemse ekmek pişirir bazen de saçta gözleme. Dedem hayatta iken seviyor diye keteler o gün açılırdı, abimler Cuma’dan gelirken talaş böreğiyle karşılanırdı. Ve uzun sözün kısası; Cuma günleri fırın çalıştırma âdetim çok özlediğim taa o günlere dayanır benim. Eşimde alıştı, biraz önce akşama gelirken ne alayım diye sorduğunda “ekmek alırsın” dedim, “aaa bugün poğaça yapmadın mı yoksa” dedi… Yaptım☺️ ama pişirmek için gelme saatini bekliyorum.
Cuma gününün bereket kokusu evimize yayıldığında, o da bu kokuyu duysun diye…Rabbim bize, böyle bir çocukluk yaşattıkları için; Rahmetli dedem ve anneannemden râzı olsun…Mekânlarını cennet eylesin inşallah… Amin.